CUSCO & İNCA YOLU-PERU
Kültür-Doğa-Tarih
Cusco İnka İmparatorluğunun başkentiydi. Amerika kıtasının en eski şehri. 3326 m.’de kurulu ve 300.000 kişi yaşıyor. Cusco bugün Amerika’nın arkeolojik başkenti kabul ediliyor. Gerçekten de büyüleyici bir şehir. Sokaklarına adım attığınız andan itibaren sizi etkisi altına alıyor. İnka medeniyetinin taş yapılarından, binalarından geriye kalan zeminler ve duvarlar üzerinde artık İspanyol kolonyal evleri yükseliyor. İnka imparatorluğunun çatısı altında topladığı medeniyetlerle İspanyol kültürünün kaynaşması, belki de çatışması ilk bu binalarda ortaya çıkıyor.
İspanyollar sonradan yerel halka resim yapmasını öğretip Cusco ekolünün doğmasına sebep olsalar da İsa’nın Son Yemeği resminde masadaki yemeğin Cusco yerel mutfağının vazgeçilmez Gine Domuzu olmasını engelleyememişler.İspanyolların İnka İmparatorluğunuyenip bu medeniyeti ortadan kaldırması da insanı hüzünlendiriyor. Şehir müzelerle, civarı ise arkeolojik alanlarla dolu. Yüksekte ve dağlarla çevrili Cusco’nun etrafı da yemyeşil.
İnka Yolu (İnka Trail)
4 gün sürecek zorlu İnka Yolu (Inca Trail) tırmanışımıza başlayalı henüz birkaç saat olmuştu. Son günlerde sürekli yağan yağmurlarla iyice azan Urubamba nehrinin yanından kıvrıla kıvrıla tırmanan yolda yürüyorduk. İşte yine doğayla başbaşaydık ve ikimiz de mutluluktan uçuyorduk. Sık sık durup etrafımıza bakıyor ve dağ havasını derin derin içimize çekiyorduk. Ben 13,5kg.’lık Beste ise 7kg.’lik sırt çantaları taşıyorduk ve henüz bu ağılıkları hissetmemiştik bile. 6 saatlik yürüyüşün sonunda yorgun ama mutlu bir şekilde kamp yerimize ulaştık. Aşçımızın hazırladığı güzel yemekleri mideye indirip uyku tulumlarımıza girdik.
İkinci günün sabahı da ilk gün gibi güneşli ve pırıl pırıldı.Bugün zorlu bir tırmanış olacak ve iki tane geçidi aşmak zorundayız. Rehberimizin uyarılarını dinleyip yakındaki köyden taşıyıcılar kiraladık. Sırt çantalarımızı bugün onlar taşıyacak. Tırmanışa başladıktan sonra rehberimizi dinlemekle ne kadar akıllıca davrandığımız ortaya çıktı.2500m. civarından tırmanışımıza başladık. Yükseklik 4000m.’ye yaklaştıkça tempoyu iyice düşürdük. Yükseklik hastalığına yakalanmamak için bol sıvı alıp eskiden İnka toplumlarının yaptığı gibi koka yaprağı çiğnemeye başladık. Yerlilerin söylediğine göre koka yaprağı yükseklik hastalığının en iyi ilacı. Yapraklarla beraber karbonata benzer katalizörü de çiğnediğinizde kimyasal bir reaksiyon oluşuyor ve ağzınızda bir uyuşma hissediyorsunuz. Sanki dişçide ağzınıza lokal anestezi yapmışlar gibi. Yavaş yavaş 4198m.’deki “Ölü Kadın Geçidi”ne (Dead Woman’s Pass) ulaşıyoruz.Bu, 4 günlük tırmanış boyunca ulaşacağımız en yüksek nokta. Bizden önce oraya ulaşanlar kendilerini bir taşın veya torağın üzerine bırakmış kalp atışlarının normalleşmesini bekliyor. Bir yandan da geçide yaklaşanları alkışlayıp tezahürat yaparak yüreklendiriyorlar. Ulaşanlar birbirini tebrik ediyor ve kucaklaşıyor. Suratlarda yorgun tebessümler. Bu ortak başarı duygusu ve ayrıcalık hissi birbirlerini tanımayan bu insanları birbiriyle kaynaştırıyor.Fotoğraflar da çekildikten sonra yüzyıllar öncesinden kalmış basamaklardan dikkatlice inmeye başlıyoruz. Öğleden sonra tekrar tırmanışa geçip 3998m.’deki ikinci geçidi de aşarak kamp yerimize ulaştık. Ve gece uyku tulumlarımızda deliksiz bir uyku çektik. Ertesi gün sırt çantalarımızı tekrar yüklenip erkenden yola çıktık. 3700m.’deki son geçidi aştık. Ardından yüksek ormanlardan (high jungle) geçtik. Tırmanışın bu kısmında havadaki nem oranı iyice yükseldi. Etrafımızda değişik çiçekler görmeye başladık. Hatta daha önce görmediğimiz orkide çeşitlerine rastladık. Son kampımızı Aguas Calientes kasabasına yakın tepelerde kurduk. Kampımızın yakınında bir de dağ evi vardı. Akşam yemeğimizi burada yedik ve erkenden çadırlarımıza döndük. Gece yamaçtaki çadırımızın önünden manzara harikaydı.
Sanki yıldızlarla çevrilmiştik. Önümüz, tepemiz. her yer ışıl ışıldı. Yıldızları seyrederek uykuya daldık. Sabah hızlı bir yürüyüşle İnka’lardan kalan en etkileyici kalıntılara Macchu Picchu’ya (Kayıp Şehir) ulaştık. Yarım günü bu kalıntılarda rehberimizin anlattıklarını dinleyerek ve kalıntılar arasında gezerek geçirdik. Öğleden sonra zengin Amerikalı ve Japon turistlerin aşağıdaki kasabadan otobüslerle gelip Macchu Picchu’yu doldurmasından hemen önce tekrar yürüyüşe başladık. Bir saat kadar sonra iki gece kalacağımız Aguas Calientes kasabasına ulaştık. Grubumuzdaki insanlar ve rehberimizle vedalaşıp kalacak bir yer bulmak için kasabada dolaşmaya başladık.
Gözlemler
Cusco turizmle yaşayan bir şehir. Turizm potansiyelini iyi kullandığı söylenebilir. İnka Yolu tırmanışı Güney Amerika’nın en meşhur tırmanışı. Sırf Macchu Picchu’yu görmek için dünyanın her yerinden buraya gelen binlerce turist var. Cusco’yu ziyaret eden yabancıları aslında ikiye ayırmak mümkün: ilk grubu uzun süreli seyahat eden sırt çantalı düşük bütçeli gençler (backpackers) oluşturuyor; diğer grupta ise paralı, kısa süre için ziyaret eden, daha çok Avrupalı, Japon veya ABD’li orta yaşın üstü turistler var. Yemek için oldukça fazla seçenek var. Dünyanın birçok ünlü mutfağından örnekleri Cusco’da tatmak mümkün.
Cusco’da insanı tek rahatsız eden etrafta bolca bulunan ve aşırı ısrarcı satıcılar ve dilenciler. Yankesicilere de dikkat etmek gerekiyor. Turizm polisi bu olumsuzlukları engellemek için sürekli sokaklarda dolaşıyor ama çok etkili olduğu söylenemez.
İnsanlar – İnka Yolu
İnka Yolu tırmanışında kamp ve yemek malzemelerini taşıyan 7 taşıyıcı, ahçımız ve rehberimiz dışında 8 kişiydik. En çok Kanadalı çiftle anlaştık. İkisinin de dağcılık tecrübesi vardı. Hollandalı çift yürüyüş konusunda oldukça hırslıydı. Sanki biran önce bir yere ulaşmak için aceleleri var gibi yürüyorlardı. Etrafın güzelliğine şöyle bir dönüp baktıklarını görmedik. Avusturyalı ve Hollandalı iki bayan aynı çadırı paylaştılar ve iyi anlaştılar. Son gece kamp yerinin yakınındaki dağ evinde içkiyi biraz fazla kaçırıp gürültüleriyle hepimizi uyandırdılar. Ertesi gün öğrendiğimize göre az kalsın yamaçtan aşağı yuvarlanıyorlarmış.
Öneriler
Cusco’daki müzeler ve arkeolojik kalıntılar mutlaka görülmeli. Turizm ofisinden alınacak kombine bir biletle bunların hepsini ziyaret etmek mümkün. Önceden İnka medeniyeti ile ilgili birşeyler öğrenmek yararlı olur. Sokaklarda dolaşmak çok eğlenceli; her an eski bir kapı, ispanyol tarzı bir avlu veya İnka İmparatorluğundan kalma taş duvarlarla karşılaşmak mümkün. Etraftaki bol çocuk dilenciler ve satıcılar biraz rahatsız edici. Resme meraklıysanız sanat ve resim galerilerini kaçırmayın. Uygun fiyata özel resimlere rastlamak mümkün.
Yazan: Burak Dolanay
Bu yazı 2001 yılında Tempo Dergi’sinde yayımlanmıştır.